Türkiye'deki çocukların cezalandırılması

SON GÜNCELLEME TARIHI: Ocak 2020

Tam yasaklamaya ulaşmak için gerekli yasal reformun özeti

Bununla birlikte, evde, alternatif bakım ortamlarında, gündüz bakımlarında, okullarda ve muhtemelen ceza infaz kurumlarında henüz yasaklama sağlanamamıştır.

Ebeveynlerin "ıslah hakkının" yasal olarak tanınması 2002 yılında Medeni Kanun'dan kaldırılmıştır, ancak 2004 Ceza Kanunu, bir kişinin "gözetimi altındaki veya yetiştirmek, eğitmek, bakmak, korumak veya bir meslek veya sanat öğretmek yükümlülüğü olduğu kişiye yönelik disiplin yetkisi"ni tanır. Çocuk yetiştirmedeki fiziksel cezanın yakın zamandaki toplumsal ve kültürel kabulü çocuk ıslahında bu tür cezaların hiçbir derecesinin veya şeklinin kabul edilemez olduğu konusunda kanunda açıklık olmasını zorunlu kılmaktadır. Tüm yasal savunmalar yürürlükten kaldırılmalı ve yasalar, evdeki ebeveynler ve yetişkinlerin çocuk üzerinde yetki sahibi olduğu tüm ortamlar da dahil olmak üzere, tüm fiziksel ceza ve diğer aşağılayıcı ve küçük düşürücü muameleleri yasaklamalıdır.

Alternatif bakım ortamları – Tüm alternatif bakım ortamlarında (koruyucu bakım, kurumlar, güvenlik yerleri, acil durum hizmetleri, vb.) disiplin önlemleri ile ilgili olarak fiziksel ceza yasağı getirilmelidir.

Gündüz bakım evi – Erken çocukluk dönemi bakımında (bakımevleri, kreşler, anaokulları, okul önceleri, aile merkezleri, vb.) ve daha büyük çocuklar için günlük bakım (günlük merkezler, okul sonrası çocuk bakımı, çocuk bakıcılığı, vb.) içerisindeki bedensel ceza yasaklanmalıdır.

Okullar – Kurumsal cezaların yasaklanması, tüm okullara, kamuya ve özel sektöre göre düzenlenmiş olmalıdır.

Ceza infaz kurumları – Mevzuat, yasal düzen ile ihtilafa düşmüş çocukları barındıran bütün kurumlarda, disiplin tedbiri olarak fiziksel cezayı açıkça yasaklamalıdır.

Fiziksel cezaların şu andaki yasallığı

Ev

Evde fiziksel cezalar yasaldır. 2002 yılında, Medeni Kanun, ebeveynlerin “ıslah hakkı”nı kaldırmak için değiştirilmiştir, ancak yeni Ceza Kanunu “disiplin yetkisi” kavramını kabul etmektedir (Madde 232). Görünüşe göre saldırı ile ilgili mahkeme davaları bu “disiplin yetkisi” temelinde reddedilmiştir.[1] Ceza Kanunu, 2012 tarihli Aile Koruma Kanunu ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Yasası ile 2005 tarihli Çocuk Koruma Kanunu'nun şiddet ve istismara karşı hükümleri çocuk yetiştirmede tüm fiziksel cezaların yasaklandığı şeklinde yoruma olanak vermemektedir. 2010 yılında Anayasa, “Devletin her türlü istismar ve şiddete karşı çocukların korunmasına yönelik tedbirler alacağını” belirtmiştir (madde 41), fakat bu, tüm fiziksel ceza biçimlerinin yasaklanması olarak yorumlanmamaktadır.

Türkiye, çocukların fiziksel cezalandırılmasına karşı Avrupa Konseyi kampanyasına imza atmıştır. Yasaklamaya ulaştıracak hukuk reformuyla ilgili herhangi bir adım atılmadığı görülüyor, ancak 2009'da Adalet Bakanlığı, UNICEF ve diğerleri ulusal mevzuat hakkında bir çalışma yürüttü ve Çocuk Hakları Sözleşmesi ile uyumun sağlanması için öneriler hazırlandı. Hükümet, 2010 yılında ve 2015 yılında tekrar Türkiye hakkındaki Evrensel Periyodik İnceleme'de belirtilen tavsiyeleri açıkça kabul ettiğini ve çocuklara yönelik tüm fiziksel cezaları yasaklamayı taahhüt ettiğini belirtmiştir.[2] Bununla birlikte, Küresel Girişim artık Türkiye'nin yasaklama yasalarının hazırlanması ve kabulü konusunda ilerleme kaydedilmediği için çocukların tüm bedensel cezalarını gecikmeksizin yasaklamayı taahhüt ettiğini düşünmemektedir. Çocuk Hakları 2018-2023 ile ilgili yeni bir Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2018'de yayınlanacaktı[3], ancak Temmuz 2019 itibariyle bu olmadı.[4]

 

Alternatif bakımortamları

Ebeveynler açısından fiziksel cezanın yasal olduğu bir ortamda (“Ev” başlığına bakınız) alternatif bakım ortamlarında fiziksel ceza ile ilgili açık bir yasak yoktur.

 

Gündüz bakımevi

Erken çocukluk dönemi bakımında ve daha büyük çocuklar için günlük bakımda fiziksel ceza yasağı yoktur.

 

Okullar

Fiziksel ceza 1923'ten beri okullarda yasa dışı kabul edilmiştir, ancak açık bir yasak yoktur ve yasal statüsü konusunda birtakım tartışmalar vardır. 657 sayılı Devlet Personel Yasası, çocuklara karşı fiziksel veya psikolojik şiddet uygulayan öğretmenlere karşı cezai önlemler öngörmektedir. Ancak, Nisan 2008'de, okul müdürü tarafından fiziksel cezalandırmaya yönelik Milli Eğitim Bakanlığı soruşturmasında, fiziksel cezaların eğitimsel bir değere sahip olduğu sonucuna varılmıştır.[5] Soruşturmacı, öğretmenlerin fiziki cezalandırmasını destekleyen 1978 tarihli bir Danıştay kararına atıfta bulunmuş fakat buna karşı olan 2005 tarihli karardan bahsetmemiştir.[6]

 

Ceza infaz kurumları

Fiziksel cezalar, ceza infaz kurumlarında disiplin cezası olarak hukuka aykırı sayılır, ancak yasada açıkça yasaklanmamıştır. 2004 tarihli Ceza ve Güvenlik Politikalarının Yerine Getirilmesine Dair Kanun, çocukların gözaltında tutulma hakkını güvence altına almakla birlikte, fiziksel cezayı açıkça yasaklamamaktadır.

 

Suçun Cezası

Suçun cezası olarak fiziksel ceza yasalara aykırıdır. 2004 tarihli Ceza Kanunu'nda ya da 2004 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu'nda adli bedensel ceza öngörülmemektedir.

 

[1] Information provided to the Global Initiative, July 2019; see also https://www.cnnturk.com/turkiye/kizina-tokat-atan-babaya-beraat-terbiye-etti, accessed 12 July 2019

[2] 17 Haziran 2010, A/HRC/15/13, Çalışma grubunun raporu, paragraf. 101(4); 13 Nisan 2015, A/HRC/29/15, Çalışma grubunun raporu, paragraflar 149(16) ve 149(17)

[3] See http://www.hurriyetdailynews.com/child-protection-councils-to-be-set-up-across-turkey-family-minister-129306, accessed 29 June 2018

[4] Information provided to the Global Initiative, July 2019

[5] “Memurlardan öğrencilere 'sert disiplin' yaptırımı", Turkish Daily News, 21 Nisan 2008

[6] “Memurlardan öğrencilere 'sert disiplin' yaptırımı", Turkish Daily News, 21 Nisan 2008

Türkiye'nin insan hakları sicilinin Evrensel Periyodik İncelemesi

Türkiye, 2010 yılında Evrensel Periyodik İncelemenin birinci döneminde incelenmiştir (oturum 8). Aşağıdaki öneri yapılmış ve Hükümet tarafından kabul edilmiştir:[1]

“Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti önleme ve bunlarla mücadele etme konusunda, fiziksel ceza yasağı dahil, yasal ve pratik önlemler alın (Ermenistan).”

İkinci dönem değerlendirmesi 2015 yılında gerçekleşti (oturum 21). İnceleme sırasında, aşağıdaki tavsiyelerde bulunulmuş ve tavsiyeler Hükümet tarafından kabul edilmiş ve bunların halihazırda uygulandığı ya da uygulama sürecinde olduğu belirtilmiştir:[2]

“Çocukların her tür fiziksel cezalandırılmasını yasaklayan özel mevzuatın kabul edilmesini gözden geçirin (Polonya);

“Çocuklara yönelik her türlü şiddeti, fiziksel cezalar dahil olmak üzere yasaklayın (Slovenya)”

 

[1] 17 Haziran 2010, A/HRC/15/13, Çalışma grubunun raporu, paragraf. 101(4)

[2] 13 Nisan 2015, A/HRC/29/15, Çalışma grubunun raporu, paragraflar 149(16) ve 149(17)

İnsan hakları antlaşma organlarının önerileri

Çocuk Hakları Komitesi

(20 Temmuz 2012, CRC/C/TUR/CO/2-3, ikinci/üçüncü raporda sonuç gözlemleri, paragraflar. 6, 7, 44, 45, 58 ve 59)

“Komite, Taraf Devlet'in başlangıç raporuna yönelik Komite'nin 2001 tarihli nihai gözlemlerini uygulama çabalarını memnuniyetle karşılamaktadır (CRC/C/15/Ek.152). Yine de, Komite, bu sonuç gözlemlerinin birçoğunun önemli ölçüde ele alınmadığını üzülerek belirtmiştir….

Komite, Taraf Devlet'i, bu tür konular hakkında … fiziksel ceza…. olanlar da dahil olmak üzere, henüz tam olarak veya yeterince uygulanmayan başlangıç raporu hakkındaki nihai gözlemlerde yer alan tavsiyelere yönelik gerekli tüm tedbirleri almaya çağırıyor.

“Komite, Taraf Devlet'in ceza hukukundaki, bir suçun cezası ve ceza infaz kurumlarında disiplin cezası olarak fiziksel cezanın yasaklanmasına ilişkin değişikliklerinin yanı sıra, ebeveynlerin "çocukları ıslah etme hakkını" ortadan kaldırmak için Medeni Kanun'un (2002) değiştirilmesine dikkat çeker. Bununla birlikte Komite, evde ve alternatif bakım ortamlarında fiziksel cezaların hala açıkça yasaklanmadığından endişe duymaktadır. Komite, fiziksel cezaların evlerde kabul edilebilir olduğunu ve bazı durumlarda psikiyatri tesislerinde ve rehabilitasyon merkezlerinde kullanıldığını bildirmektedir. Komite, okullarda fiziksel cezalandırmanın yasak olduğunu belirtirken, raporların, bunun uygulanma yaygınlığının yanı sıra yetişkinler arasında bunun eğitsel değerine yönelik devam edegelen algılarının varlığını ortaya koyduğunu ve bunun da okullarda fiziksel ceza yasağının yorumlanması ve uygulanması konusunda kaygıları arttırdığından bahsettiğini belirtmektedir.

“Komite, daha önceki sonuç gözlemlerinde ifade edilen endişelerini yinelemektedir (CRC/C/THA/CO/2, paragraflar 40 ve 41) ve çocuklara karşı her tür şiddet ile mücadele tedbirleri açısından çocuğun her tür şiddetten bağımsız olma hakkıyla ilgili 13 sayılı genel görüşüyle (2011) ve çocukların fiziksel cezadan korunması hakkıyla ilgili 8 sayılı genel görüşüyle (2006) aynı doğrultuda olduğunu belirtir ve Taraf Devlete şu tavsiyede bulunur:

a) evde ve diğer bakım ortamlarında fiziksel cezanın açıkça yasaklanması da dahil olmak üzere fiziksel cezalandırma uygulamasını ortadan kaldırmak;

b) failleri soruşturmak ve faillere karşı uygun yasal işlemleri başlatmak suretiyle okullarda fiziksel ceza yasağının uygulanmasını izlemek;

c) fiziksel cezaların zararlı etkileri hakkında farkındalık yaratmak ve ailelerde alternatif disiplin biçimlerini teşvik etmek için tedbirler geliştirmek.

“Komite, Taraf Devlet'in önceki raporundan bu yana eğitim sistemindeki gelişmeleri memnuniyetle karşılar…. Ancak, Komite aşağıdakilerden endişe duymaktadır:…

d) sözelden fiziksel şiddete okullarda şiddetin geniş yaygınlığı

“Komite, Taraf Devlet'e şunları önermektedir:…

d) fiziksel cezaların yasaklanmasına sıkı sıkıya bağlı kalmak ve çocuklar arasında şiddet içermeyen bir ruhu teşvik etmek de dahil olmak üzere okullardaki şiddete yönelik programları güçlendirmek…. ”

 

Çocuk Hakları Komitesi

(9 Temmuz 2001, CRC/C/15/Ek.152, ilk rapordaki sonuç gözlemleri, paragraflar 47 ve 48)

“Komite, evde fiziksel cezalandırmanın kültürel ve yasal olarak kabul edildiği ve sadece fiziksel yaralanmayla sonuçlanan “ağır ceza”nın Ceza Kanunu'nda yasaklandığı konusundaki derin endişelerini dile getirmektedir. Ayrıca, yasak olmasına rağmen, okullarda ve diğer kurumlarda fiziksel cezaların kullanıldığı endişesine de dikkat çekmektedir.

“Sözleşme'nin 3, 19 ve 28 (2). maddelerinin ışığında, Komite, Taraf Devlete, fiziksel cezaların zararlı etkileri hakkında farkındalık yaratmak ve ailelerde alternatif disiplin biçimlerini teşvik etmek için çocuğun onuruna ve Sözleşme'ye uygun tedbirler geliştirmeye teşvik eder. Ayrıca okullardaki ve diğer kurumlardaki fiziksel ceza yasaklarının etkili bir şekilde uygulanmasını tavsiye etmektedir."

 

İşkenceye Karşı Komite

(20 Ocak 2011, CAT/C/TUR/CO/3, Üçüncü raporda sonuç gözlemleri, paragraflar. 22)

“Komite, ebeveynlerin "ıslah etme hakkını" ortadan kaldıran 2002 tarihli Medeni Kanun değişikliğine dikkat çekerken, ev içinde ve alternatif ortamlarda fiziksel cezalandırmanın yerel mevzuatta açık bir şekilde yasaklanmamasından endişe duymakta ve fiziksel cezaların ebeveynler tarafından yaygın olarak kullanıldığını ve okullarda bunun eğitsel değere sahip olduğu düşünüldüğünü bildirmektedir (Madde 16).

Komite, okullarda ve ceza infaz kurumlarında fiziksel cezalandırmanın hukuki statüsünden şüphesiz bir şekilde açıklığa kavuşturmalı ve öncelikli olarak evde, alternatif ortamlarda ve uygunsa okul ve ceza infaz kurumlarında yasaklamalıdır. ”

 

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi

(12 Temmuz 2011, E/C.12/TUR/CO/1/, İlk raporda sonuç gözlemleri, paragraf. 24)

“ Komite, fiziksel cezaların evde açıkça yasaklanmadığından ve okullarda uygulandığından kaygı duymaktadır. 10 ve 13).

Komite, Taraf Devlete, evdeki her türlü fiziksel cezayı yasaklayan özel bir yasayı kabul etmeye çağırmaktadır. Ayrıca, Taraf Devlete, evde veya okullarda fiziksel cezaya karşı kamu bilincini artırma çağrısında bulunur. Bu bağlamda, Komite, Taraf Devletin, eğitim hakkı hakkındaki 13 sayılı genel görüşünde (1999) yer alan okullarda disiplin önerisine dikkat çekmektedir. ”

 

Avrupa Sosyal Haklar Komitesi

(Ocak 2016, Sonuçlar 2015)

“Önceki kararında (Sonuç 2011) Komite, evde fiziksel cezaların yasaklanmaması nedeniyle durumun Sözleşme'ye uygun olmadığını saptamıştır.

"Komite, Çocuklara Karşı Fiziksel Şiddetin Sonlandırılmasına Dair Küresel Girişim'den yola çıkarak Türkiye hakkındaki 2010 yılı Evrensel Periyodik Değerlendirme esnasında Türkiye'nin tüm fiziksel cezaları yasaklayacağını bildirdiğini belirtir. Bununla birlikte, evde, alternatif ve gündüz bakım ortamlarında ve okullarda hala yasaklama sağlanamamıştır.

Aynı kaynağa göre, ebeveynlerin "ıslah hakkının" yasal olarak tanınması 2002 yılında Medeni Kanun'dan kaldırılmıştır, ancak 2004 Ceza Kanunu, bir kişinin "gözetimi altındaki veya yetiştirmek, eğitmek, bakmak, korumak veya bir meslek veya sanat öğretmek yükümlülüğü olduğu kişiye yönelik disiplin yetkisi"ni tanır. Tüm alternatif bakım ortamlarında (koruyucu bakım, kurumlar, güvenlik yerleri, acil durum hizmetleri, vb.) disiplin önlemleri ile ilgili olarak fiziksel ceza yasağı getirilmelidir. Erken çocukluk dönemi bakımında (bakımevleri, kreşler, anaokulları, okul önceleri, aile merkezleri, vb.) ve daha büyük çocuklar için günlük bakım (günlük merkezler, okul sonrası çocuk bakımı, çocuk bakıcılığı, vb.) içerisindeki bedensel ceza yasaklanmalıdır. Kurumsal cezaların yasaklanması, tüm okullara, kamuya ve özel sektöre göre düzenlenmiş olmalıdır.

“Rapora göre, 5237 sayılı Kanun'un 232. Maddesi, büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek ve bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerindeki disiplin ve eğitim görevi nedeniyle, kişilerin disiplin yetkilerine sahip olmalarını öngörmektedir. Ayrıca, disiplin yetkilerinin sınırları çizilmiş, disiplin yetkisinin sağlığın gerek fiziksel gerek zihinsel olarak bozulmasına veya herhangi bir tehlikeye yol açmayacak derecede kullanılabileceği belirtilmiştir.

“Komite, hem mevzuata hem de Yüksek Mahkeme içtihadına göre, eğitsel olmayan, sevgi ile bağdaşmayan ve çocuk üzerinde fiziksel ve psikolojik izler bırakan sert uyarıların veya cezaların suç teşkil ettiğini rapordan belirtir. 5237 sayılı Kanunun 232. maddesi uyarınca eylem, tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyan kişiye etki ediyorsa suçlu cezalandırılır.

“Bu nedenle, rapora göre, 743 sayılı Medeni Kanun'un ve ayrıca 4721 sayılı Medeni Kanun'un 267'nci maddesindeki düzenlemelerin dahil edilmesinin amacı, özellikle çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini engelleyen fiziki yaptırımları yasaklamaktır. Yasa koyucu, disiplin yetkisini tamamen reddetmek yerine, disiplin hakkının ve eğitim hakkının sınırlama dahilinde kullanılmasını sağlayan düzenlemeler yapmayı tercih etmiştir.

Komite, Sözleşme'nin 17. Maddesi'nin yorumlanmasında çocukları herhangi bir şekilde fiziksel cezalandırmanın yasaklanmasının nüfusun eğitimi için önemli bir önlem olduğunu ileri sürmüştür. Bu, fiziksel cezalandırmada neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğu arasındaki sınır konusunda tartışmaları ve endişeleri önleyen bir ölçektir (Sonuçlara Genel Giriş XV-2). Komite, son olarak İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT) - Portekiz Davası (Şikayet No. 34/2006) kararında yer alan çocuklara yöenlik fiziki cezalar konusunda Sözleşme'nin 17. Maddesi'nin yorumunu hatırlatmaktadır. Aralık 2006; §§19-21):

“Madde 17'ye uymak için, devletlerin iç hukukunun, çocuklara karşı her tür şiddeti; yani çocukların fiziksel bütünlüğünü, onurunu, gelişimini veya psikolojik sağlığını etkileyecek hareket veya davranışları yasaklaması ve cezalandırması gerekir.

İlgili hükümler, mahkemelerin çocuklara yönelik şiddete başvurulmasının önüne geçebilmesi için yeterince açık, bağlayıcı ve kesin olmalıdır.

Dahası, devletler bu tür şiddetin uygulamada ortadan kaldırılmasını sağlamak için gereken özeni göstermelidir. ”

“Sözleşme, çocukların, yani 18 yaşın altındaki kişilerin, temel haklarını ve insanlık onurunu koruyan kapsamlı hükümler içermektedir.  (Uluslararası Çocuklar için Koruma, Hollanda'ya karşı 47/2008 Sayılı Şikayet, 20 Ekim 2009 tarihli karar, §§) 25-26). Bu bağlamda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni geliştirir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin, özellikle 17. Madde'nin dayanağı hükümleri de yansıtmaktadır.

“Komite, insan hakları kurumları arasında hem Avrupa düzeyinde hem de uluslararası düzeyde, çocukların fiziksel cezalarının yasalarda açıkça ve kapsamlı bir şekilde yasaklanması gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği bulunduğunu belirtmiştir. Komite, özellikle bu konuda Çocuk Hakları Komitesi'nin 8 ve 13. Genel Yorumlarına atıfta bulunmaktadır (Tüm Çocukları Koruma Kurumu, İrlanda'ya karşı 93/2013 Sayılı Şikayet, 2 Aralık 2014 tarihli karar, §§45-47).

“Komite, daha önce Sözleşme'ye uygun olmadığını tespit ettiği durumun, tüm bedensel ceza biçimlerinin genel ve açık bir şekilde yasaklanmasına doğru tam olarak evrimleşmediğini düşünmektedir. Bu nedenle, evde, okullarda ve kurumlarda çocukların fiziksel cezalarının her türünün yasaklanmadığı gerekçesiyle önceki uygunsuzluk tespitini yinelemektedir. ”

“Komite, Türkiye'deki durumun aşağıda belirtilenler temelinde Sözleşme'nin 17. Maddesi'ne uygun olmadığı sonucuna varmıştır:

  • evdeki, okullardaki ve kurumlardaki fiziksel cezaların bütün türleri yasaklanmamıştır… ”

 

Avrupa Sosyal Haklar Komitesi

(Ocak 2012, Sonuçlar 2011)

“Önceki kararında (Sonuç XVII-2) Komite, evdeki fiziksel cezaların yasaklanmaması nedeniyle durumun Sözleşme'ye uygun olmadığını belirtmiştir. Hükümet Komitesi'nin Bakanlar Komitesi'ne gönderilen rapora (TS-G (2005) 24, §223) göre, Ceza Kanunu'nun yerini 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni bir Ceza Kanunu almıştır. Yeni Kanun'un 232. maddesinin 1. fıkrasına göre, “haksız muamele” başlığı altında, aynı konutta yaşayan herhangi bir kimseye kötü davranan herhangi bir kimsenin, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına mahkum edilebileceği hükme bağlanmıştır. Bu makale ayrıca evdeki çocukları da kapsamaktadır. Yeni Ceza Kanunu'nun 232. maddesinin 2. paragrafında, bir kişi, gözetimi altında bulunan veya yetiştirmek, bir mesleği veya sanatı öğretmekle sorumlu olduğu bir kişiye yönelik disiplin yetkisini kötüye kullanırsa, bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılacağı belirtilir. Hükümet Komitesi'nin raporuna göre, bu düzenleme disiplin yetkisinin sınırlarını göstermektedir ve evde fiziksel cezalandırmanın yasaklanması niteliğindedir.

“Ancak Komite, başka bir kaynaktan, fiziksel cezaların evde yasal olduğunu belirtiyor. 2002 yılında, Medeni Kanun, ebeveynlerin “ıslah hakkı”nı kaldırmak için değiştirilmesine rağmen, yeni Ceza Kanunu “disiplin gücü” kavramını kabul etmektedir (Madde 232). Ceza Kanunu, Aile Yasasının Korunması ve Çocuk Koruma Yasası'nda (2005) şiddet ve suistimale karşı hükümler, çocuk yetiştirmede tüm bedensel cezaların yasaklanması olarak yorumlanmamaktadır.

“Komite, yeni Ceza Kanunu'nun evde çocuklara yönelik tüm bedensel cezaların açık bir şekilde yasakladığını düşünmemektedir. Bu nedenle, daha önce bu noktaya uygun olmadığı tespit edilen durumun değişmediğine karar vermiştir.

“Yukarıda bahsedilen kaynağa göre, fiziksel ceza 1923'ten beri okullarda yasa dışı kabul edilmiştir, ancak açık bir yasak yoktur ve yasal statüsü konusunda birtakım tartışmalar vardır. 1702 sayılı yasa, kötü muameleyi ve dövmeyi cezalandırır (madde 20 ve 22). Türk Hükümeti temsilcisine göre (TS-G (2005) 24, §224), bu Kanun aslında çocukların okullarda bedensel cezalandırılmasını yasaklayan kesin bir yasadır. Aynı kaynağa göre, 4357 Sayılı İlkokul Öğretmenlerinin Terfi, Taltif ve Cezalandırılmaları Kanunu (Bölüm 7), Ortaokul Öğretmenlerinin Terfi ve Cezalandırılmaları Kanunu (20-22 ve 27. Kısımlar) ve 657 Sayılı Devlet Personel Kanunu çocuklara karşı fiziksel veya psikolojik şiddet uygulayan öğretmenlere karşı cezalandırıcı önlemler temin eder. Ancak, Nisan 2008'de, okul müdürü tarafından fiziksel cezalandırmaya yönelik Milli Eğitim Bakanlığı soruşturmasında, fiziksel cezaların eğitimsel bir değere sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Soruşturmacı, öğretmenlerin fiziki cezalandırmasını destekleyen 1978 tarihli bir Danıştay kararına atıfta bulunmuş fakat buna karşı olan 2005 tarihli karardan bahsetmemiştir. Komite, Hükümetten açıklama yapmasını talep eder ve bu arada bu konudaki duruşunu da saklı tutar.

“Komite, içtihat hukukuna göre, çocukların fiziksel cezalandırılmasıyla ilgili olan Madde 17'ye uymak için, devletlerin iç hukukunun, çocuklara karşı her tür şiddeti yani çocukların fiziksel bütünlüğünü, onurunu, gelişimini veya psikolojik sağlığını etkileyecek hareket veya davranışları yasaklaması ve cezalandırması gerektiğini belirtir. İlgili hükümler, mahkemelerin çocuklara yönelik şiddete başvurulmasının önüne geçebilmesi için yeterince açık, bağlayıcı ve kesin olmalıdır. Dahası, devletler bu tür şiddetin uygulamada ortadan kaldırılmasını sağlamak için gereken özeni göstermelidir.

“Komite, Türkiye'deki durumun aşağıda belirtilenler temelinde Sözleşme'nin 17. Maddesi'ne uygun olmadığı sonucuna varmıştır:

  • Evde fiziksel cezaların açık bir şekilde yasaklanması söz konusu değildir. ”

 

Avrupa Sosyal Haklar Komitesi

(Mart 2005, Sonuçlar XVII-2)

“Komite, 4357 (13) sayılı Kanunun 6'ncı maddesine ve 1702 sayılı Kanun'un 20 ve 22'nci maddelerine göre, bir öğrenciye karşı zararlı bir eylem yürüten bir öğretmenin, ilaveten, maaş kesintisiyle cezalandırılabileceğini ve yine 1702. kanunun 27. maddesi uyarınca, bir öğrenciye karşı cinsel tacizde bulunan bir öğretmenin görevden alınma ile cezalandırılacağını belirtir. Başka bir kaynaktan Komite, fiziksel cezaların okullarda ve diğer kurumlarda kullanıldığını belirtmektedir. Rapor hangi yasaların okullarda ve kurumlarda her türlü fiziksel cezalandırmayı yasakladığı konusunda net olmadığı için Komite bir sonraki raporun bu bilgiyi içermesini ister. Ayrıca okullarda ve kurumlarda fiziksel ceza yasağını etkili bir şekilde uygulamak için hangi önlemlerin alındığını da sormaktadır. Bu durum, Sözleşme'nin 17. maddesine uygun değildir.

“Komite, Türkiye'deki durumun aşağıda belirtilenler temelinde Sözleşme'nin 17. maddesine uygun olmadığı sonucuna varmıştır:

- Evde fiziksel ceza yasak değildir…. ”

 

Avrupa Sosyal Haklar Komitesi

(1 Haziran 2001, XV-2 Sonuçlara Ek, sayfalar 271-274)

“Türk Ceza ve Medeni Kanunları çocukların fiziksel ve zihinsel istismarı, sömürüsü ve diğer benzer muamelelerden ebeveynleri tarafından korunmasına yönelik hükümler içerir. Komite, özellikle ulusal içtihatlar hakkında daha fazla bilgi almak ister. Özellikle Komite, mevzuatın evde, kurumlarda, okullarda ve başka yerlerde çocuklara yönelik her türlü fiziksel cezalandırmayı yasaklayıp yasaklamadığını bilmek ister…. ”

Son on yıldakiyaygınlık/tutum araştırması

2013 yılında, 0-8 yaş arası çocukların bakımından sorumlu olan 4.100 ebeveynden, "çocuk, hoşgörü sınırlarını zorlayacak şekilde davrandığında",“doğru olanı çocuğa öğretmek” için nasıl davrandıklarına dair yüz yüze söyleşilere katılmaları istenmiştir. Gerek “eğitici” amaçlarla gerekse de çocuk tarafından rahatsız edici davranışlardan sonra verilen tepkiler olsun, %23'ünün "hafif" fiziksel şiddete başvurulmak (tokat atma, çocuğa bir şey atma, kulağı/saçı çekme, sarsma ya da çekme) ve %1'inin “yüksek seviye” fiziksel şiddet kullanılmak (delme, bir şeyle vurma, tekme, sürüklenme, dayak atma, boğma, vücudun bir parçasını yakma, veya bir bıçak veya ateşli silah gibi şeyleri kullanarak tehdit) suretiyle çocukların %74'ünün son 12 ay içinde en az bir şiddet (fiziksel veya duygusal) uygulamasına maruz kaldığı saptanmıştır.

(Boğaziçi Üniversitesi, Hümanist Büro ve Frekans Araştırmaları (2014), Türkiye'de 0-8 Yaş Çocuklara Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması, İstanbul: Bernard van Leer Vakfı)

Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsü tarafından yürütülen 464 aileyi kapsayan bir çalışmada, ebeveynlerin %38.6'sı bedensel cezanın “son çare” olarak kullanılabileceğini düşündü; %14'ü erkeklerin dövülebileceğini, ancak kızların dövülemeyeceğini, %6,7'si daha büyük çocuklara değil, daha küçük çocuklarla “tokat” atmanın sorun olmayacağını söyledi. Ebeveynlerin yüzde 50'si çocuklara yönelik fiziksel güç kullanmanın tamamen yasaklanması gerektiğini, %67,5'i bedensel cezaların çocuklar için “tamamen zararlı” olduğunu düşünmüştür.

(The Daily Newstarafından haber yapılmıştır, 20 Kasım 2013)

2010 yılında yapılan bir çalışmada, 988 üniversite öğrencisinin çocukluklarında maruz kaldığı çeşitli aile içi şiddet türlerinin yaygınlığı isimsiz anketlerle incelenmiştir. Şiddet türleri tekme, yumruk atma, itilme, ezilme, yanma veya kanamaya neden olma, dişlerini kaybetme ya da kemik kırılmasını içermiştir; %53.3'ü çocukluktaki bu tür şiddet olaylarından bazılarını yaşamıştır (erkeklerin %64'ü ve kadınların %41.6'sı). En yaygın failler anneler ve babalardı, fakat kardeşler ve diğer akrabalar da bazen şiddet uygulamışlardı. Şiddet mağdurlarının beşte birinden fazlası (%22.6), failin disiplin kurmak için şiddetle davrandığını, %15,9'u failin onlara ders vermek istediğini ve %16,1'i failin saygılı olmasını istediğini söyledi; %60.7'si, failin kendisini kontrol edemediğini ve %8.7'si failin öfkelerini çıkarmak için hiddetli olduğunu söyledi; %35.4'ü şiddetten dolayı aşağılanmış hissettiğini, %26.3'ü bunu kabul ettiğini ve %10.4'ü failinden nefret ettiğini belirtmiştir.

(Turla, A. ve diğerleri (2010), “Samsun'da Kolej Öğrencileri Temsili Örneğinde Çocuklukta Fiziksel İstismarın Yaygınlığı”, Kişilerarası Şiddet Dergisi, 25 (7), 1298-1308)

Bu sayfa ortağımız Sınır Tanımayan Tercümanlar tarafından çevrilmiştir. İçerik veya çeviriyle ilgili herhangi bir yorum veya düzeltme için info@endcorporalpunishment.org adresine bir e-posta gönderin.

Translators_without_Borders